Portakal/Mandalina/Limon Likörü

Eveettt, yazın vişne kışın portakal likörü olmazsa olmaz! Bu kışın tüm yoğunluğuna ve zamansızlığa rağmen bu likörü yapmadan duramadım. İyi ki de yapmışım diyorum şimdi. Benim gibi Türk kahvesi sever bir kişilikseniz, her gün bir fincan mutlaka içerim diyorsanız, yanına bir de likör ekleyin derim. O zaman keyif tavana vurabiliyor.

Portakalın ve mandalinanın en güzel olduğu zamanda, yani kışın zirvede olduğu günlerde bu likörü yapmakta fayda var. Böylece tatlar daha gerçeğe yakın oluyor. Malzemeler şöyle:

- 2 sıkmalık portakal
- 2 mandalina
- 1 limon
- 2 su bardağı şeker (bunu kendi damak tadınıza göre artırıp azaltabilirsiniz. Daha şekerli olunca daha meyve suyu gibi oluyor. Şekeri az olunca alkol tadı daha çok ortaya çıkıyor. Tamamen size kalmış).
- 1/2 lt votka

Meyvelerin kabuklarını beyazları soyulmayacak şekilde ince olarak soyun ve 8 parçaya ayırın. Dilimleri bir kavanoza yerleştirin. Üzerine konyak ekleyin. Görüntüsü yandaki gibi oluyor. Bu şekilde ve serince bir yerde 15 gün bekletin. 15 gün sonra meyveleri sıkarak kavanozdan çıkarın.

Koyduğunuz şekerle aynı miktarda su ekleyerek kaynatın. Sonuçta orta yoğunlukta bir şurup olması gerekiyor. Soğuyunca süzdüğünüz meyvelere bu şurubu ekleyin. İşte likörünüz hazır!

Daha da güzel bir tat almak için buzdolabında birkaç hafta bekletmeyi tavsiye ederim. Tatlar iyice yerine oturuyor böylece ve daha iyi bir likör elde ediyorsunuz.

Bu arada votka yerine konyak da konulabilir. Ama siz siz olun bence öyle metil alkolle falan yapmayın likörünüzü. Ne olur ne olmaz, risk almaya hiç gerek yok. Ucuza kaçacağım derken alkol zehirlenmesi yaşanabilir.

Son olarak, bu likörler uzun süre dayanabiliyor, 6 ay-1 yıl boyunca içtiğimiz likörler oldu. Gönül rahatlığıyla fazla miktar yapıp stoklayabilirsiniz. Bon appetit!

Madımak

Eşimin Turhal'lı ailesinden öğrendiğim bir lezzet madımak. 24-25 küsur yaşıma kadar kendisinden haberim olmamıştı. Hala da çok sevdiğimi söyleyemem ama en azından değişik lezzetler tanımak adına güzel bir tecrübe oldu benim için. Madımağın bitkisi yandaki gibi küçük küçük ve ayıklaması gerçekten zor. Konservesi de satılıyor pek çok markette ama konserve yemeye gerek yok. Kırk yılda bir alınıp ayıklanabilir ve buzluğa atılabilir diye düşünüyorum. Ayıklamayama başlamadan önce de yıkamakta fayda var, çamurluysa eğer ayıklanması daha zor olabiliyor.
- 0.5 kg taze madımak
- 1/2 kangal sucuk
- 1 bardak pişmiş buğday
- 1 yemek kaşığı domates salçası
- 1 yemek kaşığı biber salçası
- 1 büyük soğan
Soğanı biraz kavurduktan sonra sucuk da ekleniyor ve biraz kavuruluyor. Salçalar eklendikten sonra doğranmış madımakları da buğdayla birlikte tencereye atıp 20 dakika kadar pişiriyorsunuz. Mantık olarak ıspanak pişirmeye benziyor aslında, ona göre düşünebilirsiniz. Bon appetit!

Tuzlu Kurabiye

Tuzlu kurabiyeleri oldum olası sevmem. Kurabiye dediğin tatlı, çikolatalı, meyveli falan olmalı diye yerleşmiş bir kez beynime, tuzlularını hala pek sevemiyorum. Annem bizden evine dönerken otobüste yemesi için ona yaptım ilk kez tuzlu kurabiyeyi. Kendim yaptığım için mi bilmem, bu kez hoşuma gitti, ama yine de öyle aman aman değil :) Ama seveni bu tarifi kaçırmasın derim, özellikle sıcakken pek güzel oluyor.

- 115 gr tereyağı
- 1/2 su bardağı fındık yağı
- 1/2 su bardağı yoğurt
- 1 yumurta
- 1 yumurtanın akı
- 1/2 paket kabartma tozu
- 1/2 çay kaşığı karbonat
- 4-5 damla limon suyu
- 2 çay kaşığı tuz
- 4 su bardağı un
- Üzeri için 1 yumurta sarısı
- Çörekotu ve susam

Fırın 190 dereceye ayarlanıyor. Erimiş tereyağı, fındık yağı, yoğurt, yumurta, yumurtanın akı  ve tuzu çırpın. Un, kabartma tozu, karbonat ve limon suyunu da ekleyerek iyice karıştırın. Hamurdan parçalar kopararak yuvarlayın ve tepsiye dizin. Üzerlerine yumurta sarısı, çörekotu ve susam sürerek 20 dakika kadar pişirin. Sonra sıcacık kurbişler hazır. Bon appetit!

Zeytinyağlı Enginar

Osmanlı mutfağının baştacıdır enginar. Günümüzde ne yazık ki pek seveni yok. Brokoli, brüksel lahanası, kereviz gibi soydaşlarıyla birlikte nefret edeni çok hatta. Ben enginara mutfaklarda hak ettiği yerin verilmediğini düşünüyorum. Şu an tam mevsimindeyiz, nadir bulunan mevsim sebzelerinden olan enginarı kaçırmayın mutlaka yiyin derim.

Enginar alırken dikkat edilmesi gereken ilk nokta çok kılçıklı olmaması ve kararmamış olması. Size verirken içinde limonlu su olan bir torbada vereceklerdir. En iyisi eve gelir gelmez pişirip o gün yemek. Beklediği zaman kararma riski var çünkü. Soyulmamış olanlardan alıp evde de soyabilirsiniz gerçi ama, o zahmete girmeye değer mi bilmem. İlla kendim soyacağım amma velakin enginar nasıl soyulur bilmiyorum derseniz önce sapını kesmek gerekiyor. Sonra büyük bir bıçakla çevresindeki yaprakları alarak elma soyar gibi soyarak ilerliyorsunuz. Ortada morumsu tüyler kalana kadar ilerliyorsunuz. Onları da aldıktan sonra yandaki gibi bir kapak görüntüsü alıyor en sonunda.
Pişirmek için düdüklü tencere kullanmanın faydalı olduğunu düşünüyorum. Lezzeti içinde kalıyor, az suyla çabuk pişebiliyor. İhtiyacınız olanlar şöyle:

- 4 adet enginar
- 1 avuç taze bezeyle
- 1 küçük patates
- 1 adet havuç
- 1 orta boy soğan
- 4 diş sarımsak
- Üzeri için dereotu

Havuç ve patatesi garnitür şeklinde doğrayın. Tencerenin altına halka şeklinde doğranmış soğan ve küçük dilimlenmiş sarımsaklar ve bezelyeyle birlikte yerleştirin. Üzerlerine enginarları da koyarak zeytinyağı ve 1 limonun suyunu gezdirin. 15 dakika pişirmeniz yeterli olacaktır. Piştikten sonra enginarların içine diğer malzemeleri, üzerine de ince kıyılmış dereotu koyarak servis yapabilirsiniz. Bon appetit!